Kedinizin veya Köpeğinizin aşı vakitlerini hatırlamanıza gerek yok. Biz aşı zamanlarını takip edip, yaptırılması gereken aşıları, size zamanında hatırlatıyoruz.

Genellikle 8 haftalıkken yavru kedi köpeklerde aşılamalara başlıyoruz. Daha öncesinde 6 haftalıkken parazit tedavisi gerçekleştiriliyor.

Parazit tedavisi 1. 3. 5. günlerde fenbendazol oral jel daha sonra 6 günde droncit enjeksiyonu yapılarak tamamlanmaktadır. Daha sonra ise aşılamalara geçilir.

Yavru köpeklere ilk olarak bronşin aşısı daha sonraki hafta puppy DP aşısı ve daha sonraki haftalarda sırasıyla kuduz aşısı, corona aşısı ve lyme aşısı ve son olarak 5’li karma aşısı olarak yapılmakta, sonra bu aşılar yine sırasıyla aralarında 21 gün olmak suretiyle tekrarlanmaktadır. Sadece Kuduz Aşısı (Rabies) tektir.

Yavru kediler ise parazit tedavisinin ardından ilk hafta kuduz aşısı 2 hafta karma aşı daha sonraki hafta lösemi aşısı ve daha sonraki hafta FIV(kedi aidsbi) aşısı olarak aşılanır ve daha sonra aralarında 21 gün olmak suretiyle tekrar aşılanır. Sadece Kuduz aşısı tektir.

Bu aşılamalar her sene tekrarlanarak vücutta ciddi bir bağışıklık oluşturulur.

Bağırsaklarda; özellikle uzun tüylü kedilerin tüy dökme zamanlarında sürekli olarak yalanmalarından dolayı yuttukları tüyler sonucunda oluşan tüy yumaklarının bağırsaklarda yaptıkları tıkanıklar sonucu oluşan tıkanmaların açılması amacıyla barsak rezeksiyonu ameliyatı, yine kedilerin oynarken yuttukları boncuk, bozuk para, düğme gibi yabancı maddeleri çıkarmak için yapılan operasyonlar, yine kedilerde çok karşılaştığımız olta ve benzeri maddeleri yutma sonucunda oltanın yutak veya midede ya da bağırsağın herhangi bir bölümüne takılması sonucunda gerçekleştirilen operasyonlar, bağırsaklarda oluşan tümörlerin erken tanısında tümörlü dokuların uzaklaştırılması ve gerekiyorsa kemoterapi uygulanması, Dalakta oluşan hemangiosarcoma veya benzeri tümöral oluşumlarda dalağın tamamen alınmasını gerektiren operasyonlar, yine kazalar sonucunda oluşan dalak rupturu veya ezilmesi sonucunda dalağa yapılması gereken müdahaleler, Safra kesesinde meydana gelen tıkanmalar ya da safra kesesinin safra taşları, kum ya da çamur benzeri maddelerle dolması sonucunda artık görevini yapamaz duruma gelmesi sonucunda safra kesesinin ameliyatla alınması, İdrar kesesinde oluşan kristaller ya da taşlar sonucunda idrar kesinin tıkanması sonucunda yapılan taşların ya da kristallerin temizlenmesini gerektiren her türlü operasyonlar, kliniğimizde yapılmaktadır.

Kedi ve Köpeklerde Diyafram Yırtığı-Diyafram Fıtığı

Kazalar, yüksekten düşmeler, darbeler veya doğmasal nedenler sonucu karın boşluğu ile göğüs boşluğunu birbirinden ayıran zarda meydana gelen yırtıklar nedeniyle iç organların göğüs boşluğu içine girmesi sonucu oluşan problem; diyafragma fıtığı olarak adlandırılır.

Hasta nefes almada güçlük çeker ve çok sık nefesler alarak solunum yapmaya çalışır. Fıtıklaşan organlar genellikle karaciğer, mide, bağırsaklar veya omentumdur. Bazen hemen hemen tüm bu organlar birden göğüs boşluğuna dolarlar ve hastada farklı farklı problemlere neden olurlar. Özellikle karaciğerin fıtıklaştığı durumlarda hastanın yaşamı ciddi tehdit altındadır. Ayrıca olayın geç fark edildiği vakalarda yapışmalar olacağı için hastanın operasyona alınabilmesi ihtimalide azalacaktır.

Operasyon göğüs ve karın boşluğunu ayıran bu duvarın onarılması ve iç organları tekrar yerine yerleştirilmesi amacını taşır.

Ancak bazı durumlarda (örneğin doğmasal diyafragma fıtıklarında veya olayın üzerinden uzun zaman geçmiş ve yapışmaların olduğu durumlarda) operasyon yapmak pek mümkün olmayabilir. Bu tür durumlarda hastanın yaşamını tehlikeye sokacak bir gelişme olmadığı sürece hastayı kontrol altında tutmak ve gelişmelere göre davranmak daha yararlıdır.

Hastalık kedilere oldukça sıklıkla yaşanılan bir durumdur.

Operasyon öncesi dikkat edilmesi gerekenler

Bu tür vakalarda eğer mümkünse birkaç gün bekleyip hastanın genel durumu düzeltildikten sonra operasyon yapılır. Bu arada hasta genel kontrolden geçirilir. Ancak özellikle trafik kazaları veya yüksekten düşmeler sonucu şekillenen diyafragma fıtıklarında tüm bunlara vakit kalmadan acil operasyon yapılmak zorunda kalınabilir.

Hastanız acil operasyona alınmamış ve birkaç gün sonrası için gün verilmişse o güne kadar verilen tedaviyi çok düzenli olarak takip etmelisiniz.

Acil operasyon yapılacak vakalarda kedinizin hastalık ve operasyon açısından geçmişi ile ilgili bildiğiniz her şeyi hekiminize anlatın. Olayın aciliyeti nedeniyle farklı bir hekimle görüşmek zorunda kaldıysanız kedinizin hekimiyle gerekirse görüşün ve ondan hastanız hakkında bilgi alın.

Eğer operasyon acil değil de randevulu ise kedinize operasyondan önceki 12-24 saat içinde yiyecek vermeyiniz. Bu anestezik madde alacak olan kedinizin daha rahat bir operasyon geçirmesini sağlayacaktır.

Operasyon tekniği

Operasyon için sakinleştirici uygulanan kedinin hazırlık odasında sterilizasyon işlemleri yapılır. Bu amaçla öncelikle göğüs ve karın bölgesindeki kıllar yeteri miktarda traş edilerek uzaklaştırılır ve lokal olarak antiseptik bir solüsyon ile bölgenin dezenfeksiyonu sağlanır. Daha sonra bölge steril örtü ile sınırlanarak cerrahi müdahaleye hazır hale getirilir.

Bu operasyonda hastanın özel solunum cihazına bağlanması ve solunumun bu cihazla kontrol edilmesi gerekir. Aksi takdirde operasyonun yapılması mümkün değildir ve hastanın yaşama şansı yoktur. Operasyon için karın boşluğu göğüs kafesine en yakın noktadan açılır. Göğüs boşluğuna fıtıklaşan organlar (karaciğer, mide, bağırsak gibi) dışarı çıkarılarak normal konumlarına yerleştirilir. Eğer yapışmalar varsa bunlar çok dikkatli olarak ayrılmalıdır. Daha sonra daiyafragma denilen ayırıcı zar dikilerek kapatılır. En son kaslar ve deri kapatılarak operasyon bitirilir.

Operasyon sonrası dikkat edilmesi gerekenler

Operasyondan sonra yapılan antibiyotik uygulaması hekimin önerdiği süre ve dozda uygulanmalı, kedinin yarayı yalayarak tahrişini ve dikişlere zarar vermesini önlemek amacı ile mutlaka yakalık takılmalıdır. Gerektiği durumlarda ağrı kesiciler kullanılabilir.

Operasyon sonrasında çeşitli nedenlerle dikişlerin zarar görmesi olasılığı göz önünde bulundurulmalı ve risk oluşturabilecek atlama zıplama gibi ani hareketler mümkün olabildiği kadar engellenmelidir.

Tam iyileşme yaklaşık 10-12 gün içerisinde tamamlanır ve dikişler alınabilir.

Operasyon sonrası oluşabilecek komplikasyonlar

Nadiren de olsa ani hareketler sonucu tekrar fıtıklaşma oluşabilir.

Operasyon oldukça kritik operasyonlar gurubundadır. Hastanın operasyon sırasında veya operasyon sonrasındaki 48 saat içinde ölme riski vardır. Bu nedenle sıkı kontrol altında tutulmalıdır.

Operasyon bölgesindeki dikişleri kedinin dişleri ile açma riski olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle operasyon sonrasında mutlaka ve mutlaka yakalık kullanılmalı ve hiçbir şekilde çıkarılmamalıdır.

Sorumluluğunu bilen bir hayvan sahibi olarak rolünüzün önemli bir kısmı da hayvanınızın çiftleştirmek veya çiftleştirmemek ya da kısırlaştırmak için vereceğiniz karar olacaktır. Eski alışkanlıklarla söylenen ve dişi hayvanın kısırlaştırılmadan önce en azından bir kez yavru yapması lazım geldiği fikri gerçeğe uygun değildir. Sorumluluğunu bilen bir hayvan sahibi olarak rolünüzün önemli bir kısmı da hayvanınızın çiftleştirmek veya çiftleştirmemek ya da kısırlaştırmak için vereceğiniz karar olacaktır. Eski alışkanlıklarla söylenen ve dişi hayvanın kısırlaştırılmadan önce en azından bir kez yavru yapması lazım geldiği fikri gerçeğe uygun değildir. 3- Kısır hayvanlar daha iyi aile peti olmaktadırlar. Erkekler daha az agresif olurlar. Evden kaçma eğilimleri azalır, 3- Kısır hayvanlar daha iyi aile peti olmaktadırlar. Erkekler daha az agresif olurlar. Evden kaçma eğilimleri azalır, En son sıra da olan: Kliniğimizde bu tip operasyonlar başar ile yapılmaktadır. Polikliniğimizde bu tip operasyonlar başar ile yapılmaktadır.

1-Kanser ve diğer ölümcül hastalıkların önlenmesi, meme kanseri hayvanlarda insanlardan iki kat daha sık görülür. Dişiyi ilk adetten önce kısırlaştırmak bu hastalığa yakalanma olasılığını hemen hemen yok eder. 1 ve 2. Adet arasında kısırlaştırmak dahi meme kanseri riskini azaltır. Kısırlaştırmak aynı zamanda pyometra (rahim iltihabı) denilen ölümcül hastalığı da engeller. Uterus ve yumurtalık kanseri olasılıkları da kısırlaştırma ile ortadan kalkar.

2-Erkek hayvanı kısırlaştırmak testis kanserini ortadan kaldırır ve perianal tümör ihtimali azalır kısır erkek köpeklerde prostat hastalıkları da daha azalır. Kısırlaştırılmış erkek kediler FIV ve FLv ye yakalanma olasılıkları azalır. Çünkü sokaklarda dişi peşinde koşmayacaklar ve başka kedilerle kavga etmeyecektir.

3- Kısır hayvanlar daha iyi aile peti olmaktadırlar. Erkekler daha az agresif olurlar. Evden kaçma eğilimleri azalır, İdrarları daha az kokar sağa sola pipi işareti bırakmazlar, Dişi regl olmadığı için kanama olmayacak, çevredeki erkek köpekler onu rahatsız etmeyecekler ve siz istenmeyen bir sürü yavru ve onlar için yavru bulma probleminden kurtulmuş olacaksınız. Kısırlaştırma operasyonu genç yaşta yapıldığında daha az risk taşır. Operasyon genel anestezi altında yapılır. Operasyondan 8-10 gün sonra dikişleri alınır operasyon sonrasında hayvanınız kısa sürede normal yaşantısına başlayabilir. Operasyondan hemen sonra aşırı egzersizler atlama zıplama vb. şeyler yapılmaması, dikkatli olunması gerekir. Operasyondan sonra kilo almaması için uygun diyetle beslenmelidir. Daha detaylı bilgi için bizi arayabilirsiniz. Kliniğimizde bu tip operasyonlar başar ile yapılmaktadır.

Operasyonun yapılış nedeni

Kısırlaştırma operasyonu erkek kedilerde; genellikle evden kaçmaları ve diğer erkek kedilerle kavgaları önlemek veya sürekli üreme isteğinin ortadan kaldırılması amacıyla yapılır.

Ayrıca testis tümörleri ve kistleri gibi olguların varlığında da tedavi amacı ile yapılabilir.

Operasyon öncesi dikkat edilmesi gerekenler unsurlar;

Kedinizin kısırlaştırılmasına hekiminiz ile karar verdiğinizde kedinizin operasyon için genel sağlık kontrollerini yaptırmanız gerekebilir. Bunun için gerekli görüldüğünde röntgen veya kan tahlili gibi uygulamalar yapılabilir. Eğer kedinizin herhangi bir ilaç allerjisi varsa bunu hekiminize mutlaka belirtiniz.

Kedinize operasyondan önceki 12-24 saat içinde yiyecek vermeyiniz. Bu anestezik madde alacak olan kedinizin daha rahat bir operasyon geçirmesini sağlayacaktır.

Operasyon tekniği

Operasyon için sakinleştirici uygulanan kedinin hazırlık odasında sterilizasyon işlemleri yapılır. Bu amaçla öncelikle bölgedeki kıllar tıraş edilerek uzaklaştırılır, daha sonra lokal olarak antiseptik bir solüsyon ile bölgenin dezenfeksiyonu sağlanır. Bu işlemlerden sonra operasyon odasına alınan köpeğe hekimin tercih ettiği anestezi şekli uygulanır. Daha sonra bölge steril örtü ile sınırlanarak cerrahi müdahaleye hazır hale getirilir.

Operasyon için uygulanan yöntem; Scrotum olarak adlandırılan testis kılıfı her iki testisin üzerinden ayrı ayrı bisturi ile açılır ve bu kesik hattından testisler çıkarılarak alınır. Açılan kesiklere dikiş uygulanmadan bırakılır.

Operasyon sonrası dikkat edilmesi gerekenler

Operasyondan sonra yapılan antibiyotik uygulaması hekimin önerdiği süre ve dozda uygulanmalıdır.

Kedilerde genellikle bu operasyon sonrasında yakalık takılmaz. Ancak operasyon bölgesi ile aşırı oynanıyorsa ve dikişlere zarar verme eğilimi varsa mutlaka yakalık takılmalıdır.

Tam iyileşme yaklaşık 8-10 gün içerisinde tamamlanır.

Operasyon sonrası oluşabilecek komplikasyonlar

Kastrasyon operasyonu sonrasında komplikasyon riski yok denecek kadar azdır. Genel olarak sterilizasyona dikkat edildiği sürece yaşanılabilecek olumsuzluklar çok nadirdir ve minimal düzeydedir.

Ancak bazı hastalarda operasyona karşı bir tepki gelişmekte ve bazen 7-10 gün süren yüksek ateş ve yemek yememe şekillenmektedir. Fakat bu dediğimiz durum %2 – %3 oranındadır.

Bu dönemde bölgede olası bir ödeme bağlı şişkinlik, kızarıklık, iltihap vb. bir durum söz konusu olduğunda vakit geçirmeden hekiminize danışmalısınız.

Normal şartlarda hastanız operasyondan 24 – 36 saat sonra yemek yemeye ve normal hayatına başlayacaktır.

Evcil kedi ve köpekler için ağız diş sağlığı ile sorunları, diğer pek çok problemlerine göre daha az önem verilen veya gözden kaçan hususlardan birisidir. Veteriner Hekimi diş hekimliği dalında son yıllarda önemsenmesi ve günümüzde bu alanda daha doğru ve ayrıntılı yaklaşımlar üretilebilmektedir.

Sağlıklı ağız ve diş yapısının sürekli korumak için veteriner hekim gözetiminde kaliteli beslenmeyle mümkün olur.

Besinlerin sindirimi ilk olarak ağızdan başlamaktadır. Kedi ve köpeklerde yavruluk döneminden başlayan ve her dönem karşımıza çıkabilen birçok ağız ve diş problemleri mevcuttur.

Bu problemleri şöyle şekilde sıralayabiliriz;

Diş taşı ya da Tartar. Dişlerin üst kısmı ile, yani dişler ile diş etleri arasına mineral ve besin artıklarının birikmesiyle veya metabolizma ile bağlantılı hastalıklar neticesi ortaya çıkan rahatsızlıktır. Dişin yüzeyi sarı kahve tonlarında anormal bir renge dönüşür.

Tartar, kedi ve köpeklerde diş ve diş eti hastalıklarını tetikleyen en önemli etkendir. Kliniğimizde kavitron aleti ile ağrısız bir şekilde diş taşı temizliği yapılmaktadır.

Diş etindeki yangı Gingivitis Diş etlerinin şişmesi ve kızarması ile kendini ortaya koyan bir hastalıktır. Başlıca nedenleri ise sistemik hastalıklar, ağızda bulunan yabancı cisimler, dişlerin kırılması, çürükler ve diş taşları olup, ağızda kötü bir kokuya neden olur.

Diş kökü İltihabı Periodontitis diş taşlarının oluşması ile gingivit dediğimiz diş eti yangısı medya gelir ve bu tablonun da ilerlemesi sonucunda diş etinin geri çekilmesi ile diş kökü iltihabı ortaya çıkar. Diş kökü iltihabı kedi ve köpeklerde çiğneme ve beslenmesinde zorluklar, dişlerde ağrı, diş kökünde fistül, ağızda koku gibi problemlere ve diş kayıplarına neden olabilmektedir.

Yavru kedi ve köpeklerde diş değişimleri döneminde ortaya çıkan bozukluklar. Yavru kedi ve köpeklerde 3. ve 7. aylar arasında süt dişleri dökülüp, yerini kalıcı dişler alır. Diş değişim sırasında bazen kalıcı dişler çıkarken süt dişleri dökülmez yerinde kalır ve çıkan kalıcı dişlerin sağlıksız çıkmasına sebep olur. Bu tip bozuklular yaşayan kedi ve köpekler için veteriner kliniğimizde hemen kontrolleri sağlanarak, gereken müdahale yerine getirilmektedir.

Basitçe kalça ekleminin şeklinin değişmesi sonucunda eklemdeki kusursuz uyumun kaybolması ve bu sırada eklem kıkırdağında oluşan hasar nedeni ile ağrı ve hareket sınırlanması ile sonuçlanan genetik kökeni olan gelişimsel bir hastalıktır. Hastalığın gelişimsel olması, yavruların genetik olarak hastalığa yatkın doğdukları ancak doğum sırasında ve sonrasında ilk 3 aylık süreç içinde normal ya da normale çok yakın bir durumda oldukları fakat gelişimin hız kazandığı 5-12. aylar arasında hastalığın klinik ve radyolojik bulgularının geliştiği anlamına gelmektedir.

En sık olarak Alman çoban köpekleri, rottweiler, golden retriewer, doberman, kangal vs gibi ırklarda ortaya çıkmasına rağmen her ırktan köpekte görülebilir.

Kalça displazisi veteriner hekimlerin tedavisi en fazla çalıştıkları hastalıklarından birisidir. Genetik temelli bir hastalık olması hastalığın kontrolünü önemli ölçüde zorlaştırmaktadır. Gelişmiş ülkelerde displazik olmadığı kanıtlanmamış dişi ve erkek köpeklerin çiftleştirilmesi uygun bulunmamakta ve özellikle üreticiler ile yavru köpek alacak insanlar bu konuda çok büyük hassasiyet göstermektedir hatta ana-babasının displazik olmadığı bağımsız kuruluşlarca onaylanmamış yavrular alıcı bulamamaktadır. Bununla birlikte hastalık ile mücadeleyi güçleştiren faktörlerden birisi de karmaşık genetik geçişler nedeni ile displazik olmayan ana-babalardan displazik olan yavruların dünyaya gelmesidir, çok sıkı bir şekilde denetim yapılan ve displazik yavruların ve bu yavruların ana-babalarının üretimden hemen çıkarıldığı yetiştirme işletmelerinde dahi hastalık varlığını sürdürmektedir.

Elbette hastalığın genetik kökenli olması çevresel etkilerin (egzersiz, beslenme, hormonal etkiler gibi) hastalığın gelişiminde etkisi olabileceği gerçeğini göz ardı etmemize neden olmamalıdır. Özellikle yavruların çok hızlı büyüdüğü 5-9 aylık dönemlerde yüksek enerjili ve yüksek kalsiyum içeren diyetler ile beslenmenin hastalığın oluşumunu tetikleyebildiği saptanmıştır. Bu niteliğe sahip mamalar genelde market mamaları olarak sınıflandırılan premium kalitede olmayan göreceli olarak ucuz mamalardır.

Kalça displazisi kalça ekleminin şeklinin değişmesi ile karakterize bir hastalık olduğu için ilaç ile tedavisi yoktur. Bazı besin katkılarının (glikozaminoglikanlar) eklem kıkırdağında oluşan hasarı yavaşlatabildiği ve hayvanın daha rahat hareket edebilmesini sağladığı bugün için kabul görmüş bir gerçektir fakat bunun herhangi bir şekilde tedavi seçeneği olmadığı net olarak bilinmelidir.

Kalça displazisinde operatif seçenekler, soldan sağa; eksizyon artroplastisi, triple pelvic ostetomy TPO, total kalça protezi

Kalça displazisi tedavi edilebilir bir hastalıktır ancak hastalığın erken teşhisi hastanın geleceği için büyük önem taşımaktadır, eğer displazi riski yüksek ırklardan bir yavruya sahipseniz özellikle 4-12. aylar arasında radyolojik takiplerinin yapılmasını veteriner hekiminizden isteyiniz, operasyon bu hastalığın yegâne tedavi yoludur ve uzmanları tarafından yapıldığında oldukça iyi sonuçlanmaktadır.

Cerrahi müdahale için kliniğimizde her türlü operasyon tedbirleri alındıktan sonra başarıyla yapılmaktadır.

Özellikle yüksekten düşmelerde (balkondan ya da camdan düşmelerde) olası beyin ödemi ve kafa travmalarında ilk olarak nefes yolu açılarak hasta için gerekli olan oksijenin dokulara taşınması sağlanmaktadır.

Daha sonra ise kafa travması ve beyin ödemi durumlarında gerekli serum tipi belirlenerek intracranial basınç azaltılmakta ve sıvı kaybı önlenerek şok durumu ortadan kaldırılmaktadır.

İç kanamalarda ise gerekli durumlarda kan nakli kliniğimizde yapılabilmektedir.

Hastanın durumu stabil hale getirildikten sonra ise kırık, çıkık, çatlak gibi ortopedik durumu röntgenle teşhis edilmekte ve operasyona alınarak, gerekli olan ameliyatı yapılabilmektedir.